16 Mart 2009 Pazartesi

Hiç iyi değilim. Normal şartlar altında insanın eski arkadaşlarını, dostlarını gördükten sonra; eski

günleri gördükten; üniversiteyi yaşadığı şehri ve belki de hayatının en güzel yıllarını geçirdiği şehri gördükten sonra insanın çok iyi olması, moralinin tavan yapmış olması beklenir ama ben değilim. Neden? Neden çok! Acı bir gerçekle yüzleştim. aslında bizim aldığımız üniversite eğitimi çokta aham şaham değilmiş. Bu acı gerçeği ancak buraya geldikten sonra iyice anladım.

Bugüne kadar hep gayet iyi olduğunu söylerdim ama... Aslında bizler çok hatalı bir sistemle eğitilmişiz ama bunu ancak buraya geldikten sonra anlayabilmek ise daha acı. Bunun sebebi belki de savunma mekanizması. Okuduğum okulu hiçbir zaman sevememiş olmamdan dolayı bu savunma mekanizmasını geliştirdiğimi düşünüyorum.

Bir diğer sebep ise hobim dediğim, üzerinde senelerdir geliştirmiş olduğum, bütün zamanımı geçirdiğim konudan ne kadar uzaklaşmış olduğunu görmem. Son zamanlarda, özellikle son 1,5 yılda aldığım dergilerin neredeyse %70'î açılmadan duruyor. O da yetmezmiş gibi internet veya televizyon ile öğrendiğim bilgilerden de uzaklaşmış olmam beni bu duruma itiyor. Bir de yüksek lisansın beni hobimden soğutması ise cabası.

Aradaki sebeplerden biri ise başıma gelen nahoş durum. İnsanlar yeni tanıştıkları biri ile sohbetlerini bitirirken, o ortamdan ayrılıyorlarsa veda ederler ve eğer memnunlarsa bu sohbetten bunu belirtip ayrılırlar ya da tanıştıklarına memnun olduklarını söyleyip ayrılırlar. Ama yaşadğım aksi bir durum beni aşırı yıprattı. Hİç hoş olmadı.

Belki de beni bu duruma sokan en kötü etmen ise tekrar yalnızlığıma dönüyor olmam. İki gün boyunca arkadaşlarım, dostlarımla eski günleri yad ettik, sohbet edip saatlerimizi harcadık. Ve ilginçtir hepimizin ilgi alanları hemen hemen yakın olduğundan neredeyse saniye susmadan sohbet edebildik. Ama şimdi eve dönünce yine yalnızlığımla başbaşa kalacağım ve buradaki arkadaşlarımla, daha doğrusu tanıdıklarımla ufak sohbetlerimize devam edeceğim. Bu özlem devam edecek. Çok berbat bir durum bu. Konuşacak kimsenin olmayışı, evde saatlerce yalnız zaman geçirmek, telefonunun bazen 2 günde 1 ortalama ile çalması durumu ile başbaşa kalacağım. İnsan düşünüyor nasıl bir sınav bu böyle diye. Çünkü çekilebilecek bir durum değil. Psikoloji yiyici, insanın sinirini yıpratan bu duruma ben 1,5 yıldır katlanıyorum ama artık iyice yoruldum. Bilmiyorum sonu ne olacak....

35 dakikadır yoldayım. Yani ikinci memleketim dediğim şehre 35 dakika uzaktayım ve saniye saniye daha da uzaklaşıyorum...

Dip not: Bu satırları yazdıktan sonra otobüs arıza yaptı....

Yokluğun....

Bir masal yazdım
Sadece senin için;
Bir şiirim vardı senin için dizdiğim;
Bir resme başlamıştım
Senin için senin portrenle;
Bir hayalim vardı
Seninle bizim için;
Ne resmim kaldı ne hayalim;
Ne dizdiğim şiir ne yazdığım masal;
Sadece sensizlik kaldı ruhumda;
Kocaman bir boşluk senin bıraktığın...

Gittin bir akşam;
Arkana bakmadan,
Veda etmeden;
Hani sen gittin ya yüreğime bir taş oturdu.
Senin boşluğunu doldurmak için değil;
Daha çok acı çekmemi sağlamak için...